11 Mart 2012 Pazar

Uzun bir soluk aldım..

Merhaba,

Ben Mördün. Beni tanıyan tanır, tanımayanlara gelince, şöyle bir koltuğa oturun sırtınızı arkanıza yaslayın, kaseden birer de gofret alın kendinize...

Uzun bir soluk aldım da bazı görevlerim vardı, sanırım CIA;FBI gibi kuruluşlarla çalışıyorum, pek de bilemiyorum ama çaktırmayın canlarım...

Benim bir zamanlar kimliğim vardı, şimdi yok. Bir ara kaybetmişim, zaten o kaybettiğim arada ise uyandığımda bir baktım kolumda "mördün" yazıyor. Sanırım kod adım artık bu oldu.

Hatırladığım eski zamanlarda bir sevgilim vardı, kod adım gibi eminim !

Ama şimdi yok !

O kadar halsiz, mutsuz ve ruhsuzum ki bir odaya kapandım bir tavşanla beraber yaşıyorum çok uzun zamandır.

Bol bol gofret yiyorum, yediğim gofretlerin ambalajlarını ise odaya atıyorum, Çöp ev değil burası ! Zamanla topluyorum !


Hayattan en büyük dileğim, mutlu olayım yeter !

Koltukta yer değiştireceğim şimdi 48 saattir aynı yerdeyim yan tarafa kayayım geliyorum.

Bekle beni okuyan, takip eden !

İyi ki varsınız !

Mördün !

18 Ocak 2012 Çarşamba

Bir tane daha...

Nasılda koşardık hani hatırlasana..
Kumsalda dalgaları kırar geçerdik ayaklarımızla..
Yarışırdık adeta ama ben hep senin kazanmanı isterdim..
Sonuna kadar zorlardım fakat hep sen kazan isterdim..
Kazanırdın da..
Sonra yorgunluktan uzanırdın kumlara..
Saçın başın kum taneleriyle dolardı..
Denize güneş akşam üstü selam verirken..
Ellerinden akıp giderdi kumlar..
Sanki Seni kaybedeceğimin gibi gelirdi..
Ben hep ellerine hapsolayım istedim..
Kum taneleri süzülsün gitsin parmaklarından ama ben hep hapsolayım istedim.
Bilemedim..
Birgün hatırlasana resmini çizmeye kalkmıştım aynı kumsala..
Dalgalar izin vermiyordu ama inat ediyordum..
Olmayacak şeylere kalkışıyordum..
İmkansızlık Seninle olabilir gibi gelmişti..
Dalgalar..
Kumlar..
Sen...
Aklındaki tüm herşey..
Sanki zihnim süzülüp gidiyordu kumlar gibi..

Zaman durdu...
Ellerim durdu..

Sonsuz olduk..
Dalgalar gibi karaya vurduk..

Sonsuz olduk..

Hilal Ablaya mördünden sevgilerle...

Hani sen ellerimi tutuyordun ya Ankara'nın o kurak sıcağında..
Dudaklarım kuruyordu ya hani..
O sarı sıcak yaz akşamlarını hatırla sevgili..
Hatırla seni nasıl sevdiğimi..
Öyle çok seviyordum ki seni..
Düşünürken şehirler arası yolculuk yapıyordum...
Trenlerde vagon vagon dolaşıyordum zihnimde seninle..
Geçtiğimiz tüm tüneller kavgalarımız,
Tüm köprüler kavuşmalarımızı simgeliyor..

Niye be sevgili?
Niye sonra bıraktın o ellerimi..
Titriyorum artık , bir bardak suyu tutup içemiyorum..
Sonbahardan kışa üşüyerek giriyorum..
Sensizlikten ötürü..
Şimdi bu şehir bembeyaz..
Saçlarıma aklar düşmüş gibi..
Burada olmalıydın..
Burada olup benimle kar  topu oynamalıydın..
Senin için kardan adam yaparken çocukluğumdan kalma anılarımla..
Kalbini sen yapmalıydın...

Niye be sevgili?
Her akşam işten eve döndüğümde bomboş ev karşılıyor beni..
Hani bir tabak yemeğimiz...
Şimdi sensiz bir ekmek biraz tuz..
Biraz da içki...

Bu şehir sensiz..
Aynı şehirde sen yoksun ben varım biz yokuz..
Yokluğunda yok olamayacak kadar dirençsizim..
Sensizim..
Yarım cümlelerimi yalın haliyle bile kuramayacak kadar acizim..


Şimdi sen yoksun ya..
Ben sensiz bir hiçim..

Bu dizeler Hilal Ablaya aklından geçenleri dile getirebilmesi için Mördün tarafından yazılmıştır. Benim hüznüm bana yeter başkaları mutlu olsun yeter ki.. Hilal Abla iyi ki varsınnn.. Sen hep mutlu ol.. Umarım birşeyler bulabilmişsindir..

Mördünü seven herkese teşekkürler..

En çok da eski sevgiliye teşekkür ediyorum. Aslında sen hiç eskimedin ben de..